Mehmet Sönercan yazdı: Kalp Geçidi: İbn Arabi’nin Ruh Diyagramı
Mehmet Sönercan yazdı: Kalp Geçidi: İbn Arabi’nin Ruh Diyagramı
MEHMET SÖNERCAN Mehmet Sönercan yazdı: Kalp Geçidi: İbn Arabi’nin Ruh Diyagramı
Psikoloji ve Tasavvuf Arasında Bir Köprü
Bugünün psikolojisi insanı beden-zihin-ruh üçgeninde ele alırken, tasavvuf bu üçgenin en üst köşesine “kalp” merkezini koyar. İbn Arabi’nin “ruh diyagramı” olarak bilinen tasviri, modern psikolojide insanın katmanlı yapısını anlamaya çalışan yaklaşımlara ilham verecek kadar derindir.
Ruh Diyagramı ve Katmanlı İnsan Modeli
İbn Arabi’ye göre insan, ruh (nefs), kalp (fuad), sır, hafi ve ahfa gibi derinliklere sahiptir. Modern psikoloji de benzer şekilde bilinç, bilinçaltı, bilinçdışı gibi tabakalar tarif eder. Fakat tasavvufun dili, daha ontolojik ve değer yüklü bir dil kullanır.
Ruh diyagramında en dışta beden ve nefis (ego) vardır. Nefs, Freud’un benlik kavramına biraz benzer; ancak İbn Arabi’de nefsin dönüşümü, arınması ve terakkisi esastır. Psikolojide bu sadece düzenleme ve denge arayışıdır.
Kalp ise geçit noktasıdır. Hem dış âleme hem de iç âleme açılan çift yönlü bir penceredir. Psikolojide bu kalbin karşılığı tam anlamıyla yoktur; belki Jung’un “self” (öz) kavramı bir yere kadar yaklaşır. Tasavvufta kalp, ilahi nefha’nın, yani “üflenen ruh”un taşıyıcısıdır.
Kalp geçidi, bireyin nefsinden sıyrılarak kendi hakikatine ulaşma kapısıdır. Psikoterapide hastaların çoğu, benlik sorunları yaşar: Kimim? Ne için yaşıyorum? Anlam arayışı burada devreye girer.
Tasavvuf der ki: “Kalp geçidinden geçmeden kendini bilemezsin.” Psikoloji de insanın kendi derin yapısını keşfetmesi için terapi odasında bir “iç yolculuk” önerir. İbn Arabi’nin ruh diyagramı ise bu yolculuğun haritasını verir.
Psikoloji ve Tasavvuf Arasında Ortak Noktalar
· İkisi de insanı katmanlı bir varlık olarak görür.
· İkisi de değişim ve dönüşümü mümkün kabul eder.
· İkisi de insanın “öz”üne ulaşmayı hedefler: Psikoloji buna sağlıklı benlik veya self der; tasavvuf ise fıtrat ve ruhun saf hali.
Fakat tasavvuf bir adım daha ileri gider: İnsan sadece kendi için değil, Allah için vardır. Psikoloji ise daha çok dünyevi denge ve mutluluk peşindedir.
Ruh Diyagramı: Psikoloji İnsanı Anlatmaya Yeter mi?
Bugün modern psikoloji, insanı açıklamaya çalışırken beden, zihin ve davranış üçgeni arasında sıkışıp kalıyor. Bilinç, bilinçaltı, kişilik testleri, terapi teknikleri…
Hepsi insanı bir yere kadar anlıyor, ama sonra sessizce duruyor: Daha derine inmiyor, inemiyor. Oysa tasavvuf, asırlardır söylediği şeyi bugün de söylüyor: “İnsanı ruhuyla beraber anlamadan, insanı anlamış olmazsın.”
İbn Arabi’nin tarif ettiği ruh diyagramı, insanın sadece dış yapısını değil, iç katmanlarını da açıklar. En dışta beden ve nefs; onun ardında kalp, daha derinlerde sır, hafi ve ahfa… Psikolojinin bu alanlara bir kavramsal karşılığı yok.
Psikoloji bize der ki: “Travmalarını anla, düşünce kalıplarını değiştir.” Güzel, ama sonra? O değişen kalıplar insanı nereye taşır? İnsan sadece daha rahat mı olur, yoksa daha hakikatli mi?
Tasavvuf der ki: “Kendini bil, Rabbini bil.” Burada söz konusu olan, sadece kişisel huzur değil, varoluşun anlamıdır. Ruh diyagramı insana şunu söyler: “Sen beden değilsin, sadece zihin de değilsin. Senin içinde kalp geçidi vardır. O geçidi açmadıkça gerçek iyileşme olmaz.”
Psikolojiyle tasavvuf burada kesişir: İnsan bir yolcudur. Fakat psikolojinin durağı sınırlıdır; tasavvuf ise sonsuz bir kapı açar. İnsanı anlatmak, sadece davranışlarını ölçmekle değil, onun ruh köküne inmeyi gerektirir.
Bugün pek çok insan psikolojik destek alıyor, terapilere katılıyor. Faydalıdır. Fakat ruhunu unutan bir terapi, eksik kalır. İnsanı yalnızca bedeniyle ve zihniyle tanımlamak, denizi sadece yüzeyinden seyretmek gibidir.
Tasavvuf olmadan insanın tam resmi tamamlanmaz. Psikoloji ile insan anlaşılabilir, ama asıl derinlik ruh diyagramında gizlidir. Kalp geçidinden geçmeden, insan kendine varamaz.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.