Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Mehmet Sönercan yazdı: Kalbimizin Bilgeliği: Duygusal Zeka ve Kadim İlimler

Gündem 29.07.2025 - 13:21, Güncelleme: 29.07.2025 - 13:24
 

Mehmet Sönercan yazdı: Kalbimizin Bilgeliği: Duygusal Zeka ve Kadim İlimler

Mehmet Sönercan yazdı: Kalbimizin Bilgeliği: Duygusal Zeka ve Kadim İlimler
Zeka kelimesi çoğumuzun zihninde IQ testleriyle, akademik başarılarla ya da mantıksal düşünceyle eşleşir. Oysa hayattaki başarı, mutluluk ve insan ilişkilerindeki uyum, sadece mantıksal zekayla açıklanamayacak kadar karmaşıktır. İş yerinde kurduğumuz ilişkiler, zor duygularla baş edebilme becerimiz, öfkemizi kontrol edebilmemiz ya da bir yakınımıza empatiyle yaklaşabilmemiz... İşte tüm bunlar, duygusal zekanın alanına girer. Duygusal zeka (EQ) kavramı, özellikle psikolog Daniel Goleman’ın 1995 yılında yayımladığı "Duygusal Zeka" adlı kitapla geniş kitlelere ulaşmıştır. Goleman’a göre, akademik başarıya ve entelektüel zekaya sahip olmak hayat başarısı için yeterli değildir. Duygusal zeka, en az IQ kadar, hatta birçok durumda ondan daha belirleyici olabilir. Çünkü duygusal zeka, insanın hem kendisiyle hem de başkalarıyla kurduğu ilişkinin kalitesini belirler. Goleman’a Göre Duygusal Zekanın Beş Bileşeni 1. Öz Farkındalık: İnsanın kendi iç dünyasını tanıması, duygularının farkında olması ve bu duyguların davranışlarına nasıl yansıdığını görebilmesidir. Örneğin, bir toplantı öncesi hissedilen kaygının bir başarısızlık korkusundan mı yoksa geçmiş bir deneyimin izinden mi kaynaklandığını ayırt edebilmek. Öz farkındalık, duygularımızı bastırmadan onları tanıma cesareti ister. 2. Öz Yönetim: Duygularımızı sağlıklı biçimde yönlendirebilme becerisidir. Öfke, hayal kırıklığı, kıskançlık gibi duyguların esiri olmadan onları dönüştürebilmek; gerektiğinde sabredebilmek ve gerektiğinde duygularımızı yapıcı biçimde ifade edebilmektir. Bu başlık aynı zamanda dürüstlük, sorumluluk alma ve stresle baş edebilme becerilerini de içerir. 3. Motivasyon: İçsel bir amaç doğrultusunda hareket edebilmek, sadece maddi ödüllerle değil, manevi tatminle de yol alabilmektir. Zorluklar karşısında azmetmek, pes etmemek ve inandığı yolda ilerlemek duygusal zekanın önemli bir göstergesidir. 4. Empati: Başkalarının duygularını anlayabilme, onların hislerini önemseyebilme yetisidir. Gerçek empati, sadece “duymak” değil, “hissetmeye çalışmak”tır. Farklı bakış açılarına saygı göstermek, çeşitliliği anlamaya çalışmak ve iletişimde şefkatli bir dil kullanmak empati ile mümkündür. 5. Sosyal Beceriler: Etkili iletişim kurmak, çatışmaları yapıcı şekilde çözmek, ekip içinde uyumlu çalışmak, dinlemek ve yönlendirmek gibi beceriler bu alana girer. Yüksek duygusal zekaya sahip bireyler, çevrelerinde güven ve saygı oluştururlar. Goleman’ın araştırmaları, duygusal zekası gelişmiş bireylerin daha sağlıklı ilişkiler kurduğunu, iş hayatında daha üretken ve liderlik becerilerinde daha başarılı olduklarını ortaya koymuştur. Kadim Bilgelik: İmam Gazali ve Kalbin Terbiyesi Goleman’ın çizdiği bu çerçeve yeni gibi görünse de, kökleri çok daha eskilere, kadim bilgelik geleneğine kadar uzanır. Özellikle İslam düşünce tarihinde önemli bir yer tutan İmam Gazali (rahmetullahi aleyh), duyguların ve kalbin eğitimi konularında derinlemesine yazılar kaleme almıştır. Gazali’nin en meşhur eserlerinden biri olan İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn (Din İlimlerinin İhyası), sadece dini bilgiler değil, aynı zamanda insanın ruhsal eğitimi ve duygusal olgunluğu üzerine kapsamlı bir rehberdir. Gazali’ye göre kalp, insanın manevî merkezidir. Kalp sadece bedenin bir parçası değil, ruhun aynasıdır. Bu yüzden insanın kalbini arındırması, nefsini eğitmesi ve duygularını terbiye etmesi gerekir. Gazali’nin nefis terbiyesi olarak ifade ettiği süreç, duygusal zekanın öz farkındalık ve öz yönetim bileşenleriyle birebir örtüşür. Kibir, haset, öfke, cimrilik, riya gibi yıkıcı duygular, hem kişiye hem çevresine zarar verir. Buna karşılık sabır, tevazu, şefkat, cömertlik gibi erdemler insanı hem dünyada huzura, hem de uhrevi olgunluğa taşır. Gazali ayrıca empati, affedicilik ve adalet gibi değerleri de öne çıkarır. Ona göre insan, sadece bilgiyle değil, ahlakla da yücelir. Başkalarının haklarını gözetmek, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, kalp kırmamaya özen göstermek... Tüm bunlar manevi olgunluk kadar duygusal zekanın da işaretidir. Bir Hikaye: Sultan ve Bilge Derviş Bu iki yaklaşımı bütünleştiren güzel bir tasavvufî hikâyeyle bitirelim: Bir zamanlar, adil ama çabuk öfkelenen bir sultan yaşarmış. Küçük bir hata gördüğünde vezirlerini azarlayan, sinirlendiğinde fevri kararlar veren bu sultanı uyaracak kimse cesaret edemezmiş. Ancak yaşlı ve bilge veziri, bir gün ona şu hikâyeyi anlatmış: “Sultanım,” demiş, “Uzak diyarlarda, herkesin saygı duyduğu bilge bir derviş yaşarmış. Bu dervişe bir gün bir genç gelir ve şöyle der: ‘Üstadım, ben çok çabuk öfkeleniyorum. Sonra pişman oluyorum. Sizin gibi sakin ve anlayışlı biri olmak istiyorum.’ Derviş gülümser ve ona boş bir şişe verir: ‘Ne zaman öfkelensen, bu şişeye bir damla su koy.’ Genç bu öneriye uyar. İlk günler şişe hızla dolar. Zamanla, genç her öfkelendiğinde kendini gözlemlemeye başlar. Neden sinirlendiğini, hangi olayların onu tetiklediğini fark eder. Şişe daha yavaş dolmaya başlar. Bu, öz farkındalık dersidir. Ardından derviş ona bir tohum verir: ‘Bu tohumu ek ve her sabrettiğinde, affettiğinde ya da anlayış gösterdiğinde toprağına bir damla su dök.’ Genç tohumu eker, suladıkça filizlenir. Zamanla ağaç olur. Derviş der ki: ‘Bu ağacın meyvelerini ihtiyacı olanlarla paylaş. Gördüğün tebessüm kalbini iyileştirecek.’ Genç, insanların sevinciyle sevinmeyi öğrenir. Bu da empatinin ve sosyal zekânın meyvesidir.” Sultan bu hikâyeden çok etkilenir. Kendi öfkesini fark eder, içsel bir yolculuğa çıkar. Zamanla hem halkı hem kendisiyle daha derin bir bağ kurar. Yıllar sonra sadece adil değil, aynı zamanda bilge bir hükümdar olarak anılır. Kalbin Bahçesini İşlemek İster Daniel Goleman’ın bilimsel yaklaşımıyla ister İmam Gazali’nin manevi öğretileriyle bakalım, görüyoruz ki duygusal zeka, yani kalbimizin bilgeliği, yaşamın her alanında belirleyici bir rol oynar. Duygularımızı bastırmak değil, tanımak; öfkeyi yok saymak değil, dönüştürmek; başkalarını yargılamak değil, anlamaya çalışmak... Tüm bunlar, gerçek olgunluğun işaretleridir. Her birimiz, kendi içsel yolculuğumuzda kalbimizin bahçesini işliyoruz. Bu bahçeyi hangi duygularla suladığımız, nasıl bir hayat sürdüreceğimizi belirliyor. Öyleyse soralım: Bugün kalbimizin bahçesine ne ektik?  
Mehmet Sönercan yazdı: Kalbimizin Bilgeliği: Duygusal Zeka ve Kadim İlimler

Zeka kelimesi çoğumuzun zihninde IQ testleriyle, akademik başarılarla ya da mantıksal düşünceyle eşleşir. Oysa hayattaki başarı, mutluluk ve insan ilişkilerindeki uyum, sadece mantıksal zekayla açıklanamayacak kadar karmaşıktır. İş yerinde kurduğumuz ilişkiler, zor duygularla baş edebilme becerimiz, öfkemizi kontrol edebilmemiz ya da bir yakınımıza empatiyle yaklaşabilmemiz... İşte tüm bunlar, duygusal zekanın alanına girer.

Duygusal zeka (EQ) kavramı, özellikle psikolog Daniel Goleman’ın 1995 yılında yayımladığı "Duygusal Zeka" adlı kitapla geniş kitlelere ulaşmıştır. Goleman’a göre, akademik başarıya ve entelektüel zekaya sahip olmak hayat başarısı için yeterli değildir. Duygusal zeka, en az IQ kadar, hatta birçok durumda ondan daha belirleyici olabilir. Çünkü duygusal zeka, insanın hem kendisiyle hem de başkalarıyla kurduğu ilişkinin kalitesini belirler.

Goleman’a Göre Duygusal Zekanın Beş Bileşeni

1. Öz Farkındalık:
İnsanın kendi iç dünyasını tanıması, duygularının farkında olması ve bu duyguların davranışlarına nasıl yansıdığını görebilmesidir. Örneğin, bir toplantı öncesi hissedilen kaygının bir başarısızlık korkusundan mı yoksa geçmiş bir deneyimin izinden mi kaynaklandığını ayırt edebilmek. Öz farkındalık, duygularımızı bastırmadan onları tanıma cesareti ister.

2. Öz Yönetim:
Duygularımızı sağlıklı biçimde yönlendirebilme becerisidir. Öfke, hayal kırıklığı, kıskançlık gibi duyguların esiri olmadan onları dönüştürebilmek; gerektiğinde sabredebilmek ve gerektiğinde duygularımızı yapıcı biçimde ifade edebilmektir. Bu başlık aynı zamanda dürüstlük, sorumluluk alma ve stresle baş edebilme becerilerini de içerir.

3. Motivasyon:
İçsel bir amaç doğrultusunda hareket edebilmek, sadece maddi ödüllerle değil, manevi tatminle de yol alabilmektir. Zorluklar karşısında azmetmek, pes etmemek ve inandığı yolda ilerlemek duygusal zekanın önemli bir göstergesidir.

4. Empati:
Başkalarının duygularını anlayabilme, onların hislerini önemseyebilme yetisidir. Gerçek empati, sadece “duymak” değil, “hissetmeye çalışmak”tır. Farklı bakış açılarına saygı göstermek, çeşitliliği anlamaya çalışmak ve iletişimde şefkatli bir dil kullanmak empati ile mümkündür.

5. Sosyal Beceriler:
Etkili iletişim kurmak, çatışmaları yapıcı şekilde çözmek, ekip içinde uyumlu çalışmak, dinlemek ve yönlendirmek gibi beceriler bu alana girer. Yüksek duygusal zekaya sahip bireyler, çevrelerinde güven ve saygı oluştururlar.

Goleman’ın araştırmaları, duygusal zekası gelişmiş bireylerin daha sağlıklı ilişkiler kurduğunu, iş hayatında daha üretken ve liderlik becerilerinde daha başarılı olduklarını ortaya koymuştur.

Kadim Bilgelik: İmam Gazali ve Kalbin Terbiyesi

Goleman’ın çizdiği bu çerçeve yeni gibi görünse de, kökleri çok daha eskilere, kadim bilgelik geleneğine kadar uzanır. Özellikle İslam düşünce tarihinde önemli bir yer tutan İmam Gazali (rahmetullahi aleyh), duyguların ve kalbin eğitimi konularında derinlemesine yazılar kaleme almıştır.

Gazali’nin en meşhur eserlerinden biri olan İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn (Din İlimlerinin İhyası), sadece dini bilgiler değil, aynı zamanda insanın ruhsal eğitimi ve duygusal olgunluğu üzerine kapsamlı bir rehberdir. Gazali’ye göre kalp, insanın manevî merkezidir. Kalp sadece bedenin bir parçası değil, ruhun aynasıdır. Bu yüzden insanın kalbini arındırması, nefsini eğitmesi ve duygularını terbiye etmesi gerekir.

Gazali’nin nefis terbiyesi olarak ifade ettiği süreç, duygusal zekanın öz farkındalık ve öz yönetim bileşenleriyle birebir örtüşür.

Kibir, haset, öfke, cimrilik, riya gibi yıkıcı duygular, hem kişiye hem çevresine zarar verir. Buna karşılık sabır, tevazu, şefkat, cömertlik gibi erdemler insanı hem dünyada huzura, hem de uhrevi olgunluğa taşır.

Gazali ayrıca empati, affedicilik ve adalet gibi değerleri de öne çıkarır. Ona göre insan, sadece bilgiyle değil, ahlakla da yücelir. Başkalarının haklarını gözetmek, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, kalp kırmamaya özen göstermek... Tüm bunlar manevi olgunluk kadar duygusal zekanın da işaretidir.

Bir Hikaye: Sultan ve Bilge Derviş

Bu iki yaklaşımı bütünleştiren güzel bir tasavvufî hikâyeyle bitirelim:

Bir zamanlar, adil ama çabuk öfkelenen bir sultan yaşarmış. Küçük bir hata gördüğünde vezirlerini azarlayan, sinirlendiğinde fevri kararlar veren bu sultanı uyaracak kimse cesaret edemezmiş. Ancak yaşlı ve bilge veziri, bir gün ona şu hikâyeyi anlatmış:

“Sultanım,” demiş, “Uzak diyarlarda, herkesin saygı duyduğu bilge bir derviş yaşarmış. Bu dervişe bir gün bir genç gelir ve şöyle der: ‘Üstadım, ben çok çabuk öfkeleniyorum. Sonra pişman oluyorum. Sizin gibi sakin ve anlayışlı biri olmak istiyorum.’

Derviş gülümser ve ona boş bir şişe verir: ‘Ne zaman öfkelensen, bu şişeye bir damla su koy.’ Genç bu öneriye uyar. İlk günler şişe hızla dolar. Zamanla, genç her öfkelendiğinde kendini gözlemlemeye başlar. Neden sinirlendiğini, hangi olayların onu tetiklediğini fark eder. Şişe daha yavaş dolmaya başlar. Bu, öz farkındalık dersidir.

Ardından derviş ona bir tohum verir: ‘Bu tohumu ek ve her sabrettiğinde, affettiğinde ya da anlayış gösterdiğinde toprağına bir damla su dök.’ Genç tohumu eker, suladıkça filizlenir. Zamanla ağaç olur. Derviş der ki: ‘Bu ağacın meyvelerini ihtiyacı olanlarla paylaş. Gördüğün tebessüm kalbini iyileştirecek.’ Genç, insanların sevinciyle sevinmeyi öğrenir. Bu da empatinin ve sosyal zekânın meyvesidir.”

Sultan bu hikâyeden çok etkilenir. Kendi öfkesini fark eder, içsel bir yolculuğa çıkar. Zamanla hem halkı hem kendisiyle daha derin bir bağ kurar. Yıllar sonra sadece adil değil, aynı zamanda bilge bir hükümdar olarak anılır.

Kalbin Bahçesini İşlemek

İster Daniel Goleman’ın bilimsel yaklaşımıyla ister İmam Gazali’nin manevi öğretileriyle bakalım, görüyoruz ki duygusal zeka, yani kalbimizin bilgeliği, yaşamın her alanında belirleyici bir rol oynar. Duygularımızı bastırmak değil, tanımak; öfkeyi yok saymak değil, dönüştürmek; başkalarını yargılamak değil, anlamaya çalışmak... Tüm bunlar, gerçek olgunluğun işaretleridir.

Her birimiz, kendi içsel yolculuğumuzda kalbimizin bahçesini işliyoruz. Bu bahçeyi hangi duygularla suladığımız, nasıl bir hayat sürdüreceğimizi belirliyor. Öyleyse soralım: Bugün kalbimizin bahçesine ne ektik?

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve radikalgazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.