UZM.DR.TAHSİN ÖZENMİŞ YAZDI: AY TUTULMASI:GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDEKİ İLAHİ BİR MESAJ

Gündem 08.09.2025 - 10:22, Güncelleme: 08.09.2025 - 10:26
 

UZM.DR.TAHSİN ÖZENMİŞ YAZDI: AY TUTULMASI:GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDEKİ İLAHİ BİR MESAJ

Geçtiğimiz pazar günü, 7 Eylül 2025’te gökyüzünde muhteşem bir manzara yaşandı. Dünya, Güneş ile Ay’ın arasına girdi ve Ay, yavaşça karanlığın içine büründü.
 Bu sadece astronomik bir olay değil; aynı zamanda Rabbimizin kudretini hatırlatan ayetlerinden biriydi. Kur’an’da göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün dönüşümünde, Güneş ve Ay’ın itaatkâr bir şekilde yörüngelerinde dönmesinde düşünenler için ibretler olduğu vurgulanır. Ay tutulması da işte bu ibret tablolarından biridir. İnsan gökyüzüne bakarken, hem ilmin hem imanın penceresinden bakabilmeli. Aslında her iki bakış da, bu muazzam düzenin bir tesadüf değil, kusursuz bir iradenin eseri olduğunu gösterir.  Peygamberimiz ve Husuf Namazı  Resûlullah (S.A.S), kendi zamanında meydana gelen bir ay tutulmasında ashabına husuf namazı kıldırmış ve şöyle buyurmuştur: "Ay ve Güneş, bir kimsenin ölümü veya doğumu ile tutulmaz. Bunlar Allah’ın kudretinin delillerinden iki delildir. Onları gördüğünüzde namaz kılın, dua edin ve Allah’ı zikredin." Husuf namazı, iki rekât olarak, huşû içinde eda edilir. Peygamber Efendimiz tutulma esnasında dua etmeyi, istiğfarı ve sadaka vermeyi de tavsiye etmiştir.  Bediüzzaman’ın Gözüyle Tutulmalar  "Hem Güneş'in ve Ay'ın tutulmaları, küsuf ve husuf namazları denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani gece ve gündüzün nurani âyetlerinin nikablanmasıyla bir azamet-i İlahiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenab-ı Hak ibadını o vakitte bir nevi ibadete davet eder. Yoksa o namaz, (açılması ve ne kadar devam etmesi müneccim hesabıyla muayyen olan) Ay ve Güneş'in husuf ve küsuflarının inkişafları için değildir." (Sözler) Bu söz, tutulmaların sadece gök cisimlerinin kararması olmadığını, gökyüzünün en parlak iki delilinin (Güneş ve Ay’ın) örtülmesinin, Allah’ın azametini ilan eden bir tecelli olduğunu anlatır. Bu ilahi manzara, insanı derin bir tefekküre davet eder. Kılınan namaz, tutulmayı bitirmek için değil, bu ibretli manzara karşısında kulluğun idrakine varmaktır. Çünkü tutulmanın başlangıç ve bitiş zamanı önceden bilinir, değişmez; ama o anın manevî değeri, kalplerdeki tesiri ebediyen kalabilir.  Gözümüzün Önünde Unuttuğumuz Hakikat  Bugün teknolojinin ilerlemesiyle ay tutulmasının tarihini, saatini önceden biliyoruz. Fakat bu öngörü, onun manevî mesajını gölgelememeli. Ay tutulması, insanın acziyetini, kainatın kudretli bir kudret tarafından idare edildiğini bize bir kez daha hatırlatır. Her ay tutulmasında, gökyüzünde âdeta “Dur ve düşün” yazılı görünmez bir levha açılır. O an, dünya işleriyle meşgul olan kalpler, semaya dönmeli; zikir, dua ve tefekkür ile bu ilahi davete icabet etmelidir.  İbret Alan Kazanır  Unutmayalım ki, gökyüzündeki her değişim bize iki şey hatırlatır: 1. Fanilik – Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Tıpkı Ay’ın ışığının kararması gibi, hayatımız da bir gün kararacak. 2. Kudret – Bu evren, tesadüflerle değil, sonsuz bir ilim ve kudret sahibi olan Allah’ın iradesiyle yönetilir. Geçtiğimiz pazar günü gökyüzünde gördüğümüz o sessiz mucize, belki de bir sonraki tutulmaya kadar kalbimizde saklamamız gereken bir davetti. Bir daha ay tutulması olduğunda, sadece gözlerimiz değil, kalplerimiz de gökyüzüne çevrilsin.
Geçtiğimiz pazar günü, 7 Eylül 2025’te gökyüzünde muhteşem bir manzara yaşandı. Dünya, Güneş ile Ay’ın arasına girdi ve Ay, yavaşça karanlığın içine büründü.

 Bu sadece astronomik bir olay değil; aynı zamanda Rabbimizin kudretini hatırlatan ayetlerinden biriydi. Kur’an’da göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün dönüşümünde, Güneş ve Ay’ın itaatkâr bir şekilde yörüngelerinde dönmesinde düşünenler için ibretler olduğu vurgulanır.

Ay tutulması da işte bu ibret tablolarından biridir. İnsan gökyüzüne bakarken, hem ilmin hem imanın penceresinden bakabilmeli. Aslında her iki bakış da, bu muazzam düzenin bir tesadüf değil, kusursuz bir iradenin eseri olduğunu gösterir.


 Peygamberimiz ve Husuf Namazı 

Resûlullah (S.A.S), kendi zamanında meydana gelen bir ay tutulmasında ashabına husuf namazı kıldırmış ve şöyle buyurmuştur:

"Ay ve Güneş, bir kimsenin ölümü veya doğumu ile tutulmaz. Bunlar Allah’ın kudretinin delillerinden iki delildir. Onları gördüğünüzde namaz kılın, dua edin ve Allah’ı zikredin."

Husuf namazı, iki rekât olarak, huşû içinde eda edilir. Peygamber Efendimiz tutulma esnasında dua etmeyi, istiğfarı ve sadaka vermeyi de tavsiye etmiştir.


 Bediüzzaman’ın Gözüyle Tutulmalar 

"Hem Güneş'in ve Ay'ın tutulmaları, küsuf ve husuf namazları denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani gece ve gündüzün nurani âyetlerinin nikablanmasıyla bir azamet-i İlahiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenab-ı Hak ibadını o vakitte bir nevi ibadete davet eder. Yoksa o namaz, (açılması ve ne kadar devam etmesi müneccim hesabıyla muayyen olan) Ay ve Güneş'in husuf ve küsuflarının inkişafları için değildir." (Sözler)

Bu söz, tutulmaların sadece gök cisimlerinin kararması olmadığını, gökyüzünün en parlak iki delilinin (Güneş ve Ay’ın) örtülmesinin, Allah’ın azametini ilan eden bir tecelli olduğunu anlatır. Bu ilahi manzara, insanı derin bir tefekküre davet eder. Kılınan namaz, tutulmayı bitirmek için değil, bu ibretli manzara karşısında kulluğun idrakine varmaktır. Çünkü tutulmanın başlangıç ve bitiş zamanı önceden bilinir, değişmez; ama o anın manevî değeri, kalplerdeki tesiri ebediyen kalabilir.


 Gözümüzün Önünde Unuttuğumuz Hakikat 

Bugün teknolojinin ilerlemesiyle ay tutulmasının tarihini, saatini önceden biliyoruz. Fakat bu öngörü, onun manevî mesajını gölgelememeli. Ay tutulması, insanın acziyetini, kainatın kudretli bir kudret tarafından idare edildiğini bize bir kez daha hatırlatır.
Her ay tutulmasında, gökyüzünde âdeta “Dur ve düşün” yazılı görünmez bir levha açılır. O an, dünya işleriyle meşgul olan kalpler, semaya dönmeli; zikir, dua ve tefekkür ile bu ilahi davete icabet etmelidir.


 İbret Alan Kazanır 

Unutmayalım ki, gökyüzündeki her değişim bize iki şey hatırlatır:

1. Fanilik – Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Tıpkı Ay’ın ışığının kararması gibi, hayatımız da bir gün kararacak.

2. Kudret – Bu evren, tesadüflerle değil, sonsuz bir ilim ve kudret sahibi olan Allah’ın iradesiyle yönetilir.

Geçtiğimiz pazar günü gökyüzünde gördüğümüz o sessiz mucize, belki de bir sonraki tutulmaya kadar kalbimizde saklamamız gereken bir davetti. Bir daha ay tutulması olduğunda, sadece gözlerimiz değil, kalplerimiz de gökyüzüne çevrilsin.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve radikalgazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.