PROF. DR. İBRAHİM GİRİTLİOĞLU    Sevgili Radikal gazete okurları. Öncelikle yayın hayatına başlayan gazetemiz radikalde düzenli aralıklarla yurtiçi ve yurtdışında elde ettiğim tecrübeler ile turizm sektörüne yönelik akademik altyapımı sizlerle paylaşacağımın müjdesini vermek istiyorum. Aynı zamanda önemli başarılara imza atacak olan çiçeği burnunda gazetemize ise hayırlı olsun dileklerimle okuru bol bir gazete olmasını temenni ediyorum. Gazetemiz için hazırladığım ilk köşe yazısında sizlere turizm faaliyetlerine katılmanın bireylerin stres seviyesini azaltmada herhangi bir katkısının olup olmadığını anlatmak istiyorum. Hepimizin bildiği üzere turizm, insanların yaşadığı yeri geçici bir süre terkederek turizm bölgelerine yapılan seyahatleri kapsamaktadır. Bu seyahatler insanların gittiği yerlerde turizm işletmelerinde konaklamayı ve o işletmeler tarafından üretilen ürünlerin tüketilmesiyle gerçekleşir. Turizm son yıllarda o kadar önemli bir sektör haline geldi ki 2024 yılında 1.4 milyar kişi uluslararası turizm hareketlerine katılarak bu seyahatler kapsamında 1.6 trilyon dolar para harcamışlardır. Bu rakam turizm sektörünün aslında tüm dünya insanları ve ülkeler açısından ne kadar önemli faaliyetler olduğunu göstermektedir. Modern yaşamın koşuşturmacası, iş hayatının bitmek bilmeyen yorucu ve ağır temposu, şehir hayatının kalabalıklığı ve gürültüsü gibi nedenler bireylerin günlük yaşamında ciddi bir stres yükü oluşturmaktadır. Eskiden sadece bir lüks olarak görülen tatil ve seyahat, bugün literatürde yer alan çalışmalar incelendiğinde artık bir “gereklilik” olarak tanımlanıyor. Psikologlara göre, rutin yaşamdan uzaklaşmak, yeni deneyimler edinmek ve farklı kültürlerle tanışmak insan zihni için adeta bir terapi etkisi yaratıyor. Turizm faaliyetlerine katılan bireyler, günlük yaşamın monotonluğundan uzaklaştıkları için zihinsel bir yenilenme sürecine giriyor. Özellikle doğa temelli aktiviteler — yürüyüş, kamp, deniz tatili ya da dağ gezileri — serotonin ve dopamin gibi mutluluk hormonlarının salgılanmasını artırıyor. Bu da doğrudan stres seviyesini düşürüyor. Araştırmalar, sadece birkaç günlük bir tatilin bile bireyin psikolojik durumunda olumlu etkiler yarattığını gösteriyor. Üstelik bu olumlu etki, tatil sonrası işe ya da gündelik yaşama dönüşte bile bir süre devam ediyor. Yani turizm sadece anlık bir rahatlama değil, kalıcı bir zihinsel ferahlık sağlıyor. Bu konuda vurgulamak istediğim diğer bir önemli nokta da sosyal bağlar.Turizm faaliyetleri, aile üyeleri ya da arkadaşlarla birlikte yapıldığında ilişkileri güçlendiriyor, birlikte geçirilen kaliteli zaman bireyin yalnızlık hissini azaltıyor. Bu da stresin önemli bir bileşeni olan sosyal izolasyonla mücadelede güçlü bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Elbette herkesin tatil anlayışı farklıdır. Kimisi için deniz kenarında dinlenmek ve yüzmek ideal bir dinlenme şekliyken, kimisi için kültürel geziler, tarihî mekanlar ya da gastronomi turları öncelikli turizme katılma motivasyonunu oluşturuyor. Önemli olan, kişinin kendi ruhuna iyi gelen aktiviteyi keşfetmesi ve bu tarz faaliyetlere katılması. Unutmayalım ki, hayat sadece çalışmak için değil. Çalışmayla birlikte zihinsel sağlığımızı korumak için zaman zaman durmak, nefes almak, kendimize alan açmak mutlu olmak ve stresi azaltmak için yapılması gereken diğer faaliyetlerdir. Turizmde bunun en güzel yollarından biri. Bu nedenle turizm faaliyetlerine katılmak ve bu faaliyetleri derinlemesine yaşamak bireylerin stres düzeylerini azaltırken onlara yenilenme, daha güçlü hayata tutunma ve iyi olma halinin artması gibi avantajlar sunmaktadır. Son söz olarak da turizm için bir yere gitmek amacıyla hazırlanan valiz insanları en çok mutlu eden duygulardan birisidir.