Sosyal-Psikolog Hasan Altunbaş
Köşe Yazarı
Sosyal-Psikolog Hasan Altunbaş
 

Ben,Kendim ve Diğerleri..

  Bir insana hayatında en çok neyi kaybetmekten korkarsın ? diye sorsanız çoğu “sevdiklerim” ya da “sağlığım” der. Ama aslında, insanın en derin kaybı, bana sorarsanız kendi kimliğini yitirmesidir. Çünkü kimlik; yalnızca nüfus cüzdanında yazan bir bilgi değil, “Ben kimim?” sorusuna verdiğimiz cevabın ta kendisidir. Bugün, hızla değişen dünyada, kimlik krizi yalnızca ergenlik döneminin psikolojik bir karın ağrısı değil; yetişkinlerin, toplumların, hatta milletlerin de yaşadığı görülemeyen,belkide ciddiye alınmayan bir problem.Bir yanda kültürel yaptırımlara zorunlu sahip çıkma dayatması,diğer yanda “modern” olmak adına her şeyden vazgeçme eğilimi… Sonuç: Arada kalmış, kendini ne tam olarak buraya ne de oraya ait hisseden bireyler. Kimlik sorunu bazen göçle, bazen ekonomik koşullarla, bazen de sosyal medya üzerinden maruz kaldığımız “yeni hayat(ideal hayat)” dayatmalarıyla beslenir. İnsan, kendini başkalarının onayına göre şekillendirmeye başladığında, kendi sesini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. En tehlikelisi ise şudur: Kimliğini netleştiremeyen bir insan, başkalarının kimliğine sığınır. Bu, bireysel özgürlüğü yok eden ve toplumsal körleşmeyi hızlandıran bir süreçtir. Farklı fikirleri tehdit olarak görmek, kendi benliğinin kırılganlığının işaretidir. Birçok insan, ait olduğu grubu, inancı ya da ideolojiyi sorgulamaktan korkuyor. Çünkü sorgulamak, köklerinden kopma riskini de beraberinde getirir. Fakat sorgulamamak da bir başka risk taşır: Kendin olamamak. Başkalarının onayını almak uğruna kendi benliğini sessizce terk etmek… Belki de kimlik sorununu aşmanın ilk adımı, “Ben kimim?” sorusuna başkalarının beklentileri değil, kendi değerlerimiz üzerinden cevap verebilmektir. Ve unutmamak gerekir ki, kimlik tek bir kalıpda donup kalmaz; değişir, olgunlaşır, derinleşir. Önemli olan, bu değişimin başkalarının zorlamasıyla değil, kendi iç sesimizle şekillenmesidir. Kendi sesini bulan, başkasının sesini bastırmaya ihtiyaç duymaz. Çünkü; Var olmak ile varlık olmak aynı şey değildir
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2025 -Salı

Ben,Kendim ve Diğerleri..

 

Bir insana hayatında en çok neyi kaybetmekten korkarsın ? diye sorsanız çoğu “sevdiklerim” ya da “sağlığım” der. Ama aslında, insanın en derin kaybı, bana sorarsanız kendi kimliğini yitirmesidir. Çünkü kimlik; yalnızca nüfus cüzdanında yazan bir bilgi değil, “Ben kimim?” sorusuna verdiğimiz cevabın ta kendisidir.

Bugün, hızla değişen dünyada, kimlik krizi yalnızca ergenlik döneminin psikolojik bir karın ağrısı değil; yetişkinlerin, toplumların, hatta milletlerin de yaşadığı görülemeyen,belkide ciddiye alınmayan bir problem.Bir yanda kültürel yaptırımlara zorunlu sahip çıkma dayatması,diğer yanda “modern” olmak adına her şeyden vazgeçme eğilimi… Sonuç: Arada kalmış, kendini ne tam olarak buraya ne de oraya ait hisseden bireyler.

Kimlik sorunu bazen göçle, bazen ekonomik koşullarla, bazen de sosyal medya üzerinden maruz kaldığımız “yeni hayat(ideal hayat)” dayatmalarıyla beslenir. İnsan, kendini başkalarının onayına göre şekillendirmeye başladığında, kendi sesini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır.
En tehlikelisi ise şudur: Kimliğini netleştiremeyen bir insan, başkalarının kimliğine sığınır. Bu, bireysel özgürlüğü yok eden ve toplumsal körleşmeyi hızlandıran bir süreçtir. Farklı fikirleri tehdit olarak görmek, kendi benliğinin kırılganlığının işaretidir.

Birçok insan, ait olduğu grubu, inancı ya da ideolojiyi sorgulamaktan korkuyor. Çünkü sorgulamak, köklerinden kopma riskini de beraberinde getirir. Fakat sorgulamamak da bir başka risk taşır: Kendin olamamak. Başkalarının onayını almak uğruna kendi benliğini sessizce terk etmek…

Belki de kimlik sorununu aşmanın ilk adımı, “Ben kimim?” sorusuna başkalarının beklentileri değil, kendi değerlerimiz üzerinden cevap verebilmektir. Ve unutmamak gerekir ki, kimlik tek bir kalıpda donup kalmaz; değişir, olgunlaşır, derinleşir. Önemli olan, bu değişimin başkalarının zorlamasıyla değil, kendi iç sesimizle şekillenmesidir.

Kendi sesini bulan, başkasının sesini bastırmaya ihtiyaç duymaz.
Çünkü;
Var olmak ile varlık olmak aynı şey değildir

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve radikalgazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.