Daha yüksek maaş almak mümkün: Emeklilerin sadece bunu yapması gerek!

Türkiye'deki emeklilik sistemi, sigortalıların hak kaybı yaşamaması için dikkatle incelenmesi gereken birçok teknik detayı barındırıyor. Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun'un analizleri, bu süreçteki iki temel değişkenin önemini ortaya koyuyor: son 2520 günlük prim dağılımı ve emeklilik başvuru tarihi.

Bu iki faktör arasındaki ilişki, hem hangi statüden emekli olunacağını hem de alınacak maaşın miktarını doğrudan etkilemektedir. Özellikle farklı sigorta kollarında çalışmış bireyler için 2520 gün kuralı, emeklilik statüsünü belirleyen birincil faktör olarak karşımıza çıkıyor. Başvuru tarihi ise, özellikle SSK ve Bağ-Kur sigortalıları için, elde edilen hakkın finansal bir kayba uğrayıp uğramayacağını tayin ediyor. Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun'un paylaştığı veriler, emeklilik sürecinin sadece prim günü ve yaşı tamamlamaktan ibaret olmadığını gösteriyor. Sistemin işleyişi, sigortalının kariyeri boyunca attığı adımların bir bütün olarak değerlendirilmesine dayanıyor. Erdursun, hangi sigorta kolundan daha fazla prim ödendiğinin, emeklilik koşullarını belirlediğini belirtiyor. Bu durumun analizinde ise son yedi yıllık süreç, yani 2520 gün, kilit bir rol oynuyor. Diğer yandan, hak ediş sonrası başvuru sürecinin zamanlaması, bir başka kritik değişken olarak beliriyor. Başvurunun bir sonraki takvim yılına ertelenmesi, maaş hesaplamasında kullanılan güncelleme katsayılarından faydalanamama sonucunu doğuruyor. Bu durum, doğrudan bir gelir kaybına yol açıyor.   Son 2520 Günün Rolü Bir sigortalının emeklilik koşullarını analiz ederken ilk bakılması gereken yer, son yedi yıllık prim ödeme geçmişidir. Özgür Erdursun, sistemin bu konuda net bir kritere sahip olduğunu belirtiyor: son 2520 gün içinde en çok hangi statüye (4A, 4B, 4C) prim ödenmişse, emeklilik o statünün kurallarına göre şekillenir. Bu kuralın pratik bir analizi şu şekilde yapılabilir: 5 Mayıs 1994 sigorta başlangıcı ve 5675 prim günü olan bir çalışan, eğer son 2520 gününün 1260 gününü veya daha fazlasını SSK (4A) kapsamında geçirmişse, SSK şartlarından emekli olma hakkını korur. Ancak bu 1260 gün şartı sağlanamazsa, en çok primi olan diğer statü (örneğin Bağ-Kur) devreye girer. Bu analiz, özellikle kariyerinin son döneminde statü değişikliği yaşayanlar için hayati önem taşımaktadır. Başvuru Tarihi ve %5'lik Risk Emeklilik sürecinin finansal analizi yapıldığında, başvuru tarihinin bir gelir kalemi kadar önemli olduğu görülmektedir. Erdursun'un verilerine göre, bu durumun etkisi sigorta kollarına göre farklılık göstermektedir. 4C (Emekli Sandığı) sigortalıları, başvuru tarihlerinden bağımsız olarak hak ettikleri maaşı alırlar; dolayısıyla bu grup için bir risk analizi anlamsızdır. Ancak SSK (4A) ve Bağ-Kur (4B) için durum farklıdır. Bu iki gruptaki sigortalılar, başvurularını 31 Aralık 2025 tarihinden sonraya, yani 2026 yılına bırakırlarsa, maaş hesaplamaları bir önceki yılın verilerine göre yapılır. Bu teknik detay, pratikte maaşların reel olarak yaklaşık %5 daha düşük bağlanması anlamına gelir. Dolayısıyla, 2025 sonuna kadar başvuru yapmak, bu %5'lik kaybı önlemek için en rasyonel finansal stratejidir. Başvuru Adımları Teknik ve finansal analizlerin ardından, sürecin operasyonel olarak hatasız tamamlanması gerekmektedir. Başvuru adımları arasındaki sıralama ve uyum, sürecin sorunsuz işlemesi için kritik öneme sahiptir. Süreç, işverenin SGK'ya yapacağı "Kod 8" çıkış bildirimi ile başlar; bu, sistemin tetiklenmesi için zorunlu bir adımdır. Ardından top sigortalıya geçer ve e-Devlet üzerinden "Yaşlılık Aylığı" talebi oluşturulur. Bu dijital süreç, banka seçiminden bilgi onayına kadar bir dizi adımdan oluşur. Her adımın doğru bir şekilde tamamlanması, başvurunun SGK kayıtlarına sorunsuz bir şekilde girmesini sağlar. Erdursun'un belirttiği gibi, bu operasyonel adımların herhangi birinde yaşanacak bir aksaklık, emeklilik sürecinin gecikmesine ve potansiyel hak kayıplarına neden olabilir.