Uzm.Dr.Tahsin Özenmiş yazdı: BOYKOT: Sessiz Ama Etkili Bir Duruş – Küçük Tercihlerin Büyük Gücü

Gündem 28.08.2025 - 11:16, Güncelleme: 28.08.2025 - 11:16
 

Uzm.Dr.Tahsin Özenmiş yazdı: BOYKOT: Sessiz Ama Etkili Bir Duruş – Küçük Tercihlerin Büyük Gücü

Uzm.Dr.Tahsin Özenmiş yazdı: BOYKOT: Sessiz Ama Etkili Bir Duruş – Küçük Tercihlerin Büyük Gücü
Gözlerimizin önünde bir halk yok ediliyor, bizse çoğu zaman sadece izliyoruz. Oysa elimizde silah olmasa da  ondan daha sessiz, daha derinden etkili bir güç var: tercihimiz. Her alışverişimiz ya zalimin kasasına para bırakır ya da mazlumun yanında yer alır. İşte BOYKOT, bu tercihi bilinçle yapmanın adıdır. Gazze’deki soykırım iki yılı aşkın süredir devam ediyor. Her gün onlarca çocuk, kadın, yaşlı; evinden, okulundan, hastanesinden koparılıyor. Bombalar yağarken dünya, koca koca devletler, “insan hakları”nın hamisi olduğunu iddia eden uluslararası kuruluşlar sessiz. Sözde kınamalar, göstermelik açıklamalar havada uçuşuyor; ama fiili olarak kimse siyonist İsrail’i durdurmuyor.  Peki biz, tek bir fert olarak ne yapabiliriz?  Tankımız, topumuz yok. Siyasi karar mekanizmalarının başında değiliz. Ama elimizde, küçümsenmeyecek bir güç var: BOYKOT...  BOYKOT Neden Önemli?  BOYKOT, bireysel olarak uygulayabileceğimiz en kolay, en barışçıl ama bir o kadar da etkili eylemdir. Satın aldığımız her ürün, aslında bir oylamadır. Paramızla desteklediğimiz şirketlerin politikaları, üretim zincirleri, yatırımları vardır. Eğer bir şirket doğrudan veya dolaylı olarak siyonist İsrail’e maddi katkı sağlıyorsa, biz o ürünü aldığımızda, farkında olmasak da bu zulüm makinesine yakıt taşıyoruz. BOYKOT, “Ben bu zalimin sofrasına oturmuyorum” demektir. Sessiz ama net bir duruştur. Hele ki dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insan bu bilinçle hareket ederse, ortaya dev bir ekonomik baskı çıkar. Zalim Siyonist İsrail' e karşı en güçlü silahlar dan birisi olur. ekonomik güçleri sarsıldığında, politikaları da değişir.  “Bediüzzaman’ın sözünün anlamı”  Bediüzzaman Said Nursî’nin “Siz, Avusturya’ya güya BOYKOT yapıyorsunuz hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. Ben ise bütün Avrupa’ya BOYKOT yapıyorum, onun için yalnız memleketimin maddî ve manevî mamulatını giyiyorum.” sözü, BOYKOTun ne kadar tutarlılık gerektiren bir duruş olduğunu gözler önüne seriyor. Bu ifadeler, BOYKOTun “kampanya”dan öte bir kimlik meselesi olduğunu hatırlatıyor. Sadece bir liste ezberlemek değil; tüketimimizin ruhunu değiştirmek, tercihlerimizi inancımızla ve vicdanımızla hizalamak…  Bu söz, sadece bir tüketim eleştirisi değil; ahlaki bütünlük çağrısıdır. Bediüzzaman, “kısmi BOYKOT”un aslında samimiyeti zedeleyen bir çelişki olduğunu vurguluyor. Bir yandan zalime karşı olduğunu söylemek, öte yandan onun ürünlerini kullanmaya devam etmek, bir davanın ruhunu boşaltır. Çünkü gerçek duruş, yalnızca sözle değil; hayatın her tercihiyle ortaya konur. Ayrıca bu ifadede, bağımsızlık bilinci öne çıkar. Yalnızca maddi ürünleri değil, kültürel değerleri de kendi kaynaklarından beslemek gerektiğini hatırlatır. Yani “memleketimin maddî ve manevî mamulatı” derken, hem ekonomik hem de kültürel bağımsızlığı kasteder. Ona göre, özgür bir duruş; başkasına muhtaç olmamaktan, kendi değerleriyle yetinmekten ve onları güçlendirmekten geçer. Bu söz, bugünün dünyasında da güçlü bir ayna işlevi görüyor. BOYKOTun etkili olması için, yalnızca kampanya dönemlerinde değil, hayatın her alanında tutarlı bir tüketim bilinci geliştirmek gerekiyor. Bu, hem zulme maddi destek vermemek hem de kendi üreticimizi, kültürümüzü ve değerlerimizi güçlendirmek anlamına geliyor. “BOYKOT Etsek Ne Olur Ki?” Diyenlere  Ne yazık ki çevremizde, “Ben tek başıma ne değiştirebilirim ki?” diyen çok insan var. Oysa bu düşünce, zalimlerin en büyük dayanağıdır. Herkes aynı umursamazlıkla hareket ederse, hiçbir şey değişmez.  Tarihten bir örnek: Mahatma Gandhi.  20.yüzyılın başında İngiltere’nin sömürgesi altındaki Hindistan’da, halk İngiliz mallarına bağımlı hale getirilmişti. Gandhi, halkına İngiliz kumaşlarını BOYKOT etmeyi, kendi tezgâhlarında ip eğirip kendi kıyafetlerini dikmeyi öğretti. Bu sadece ekonomik bir hamle değildi; bir kimlik, bir direniş sembolüydü. Yıllar süren bu direniş, İngiliz ekonomisine ciddi darbe vurdu ve Hindistan’ın bağımsızlık sürecini hızlandırdı. Gandhi, tek bir insan olarak başlamıştı ama milyonlar onunla aynı çizgide durdu. İşte BOYKOT, bu yüzden kıymetlidir. Küçük gibi görünen bireysel tercihler, birleşince devasa bir etkiye dönüşür.  Bugünün BOYKOTu Daha Kolay  Gandhi’nin döneminde insanlar, BOYKOT edecekleri ürünleri tek tek öğrenmek, alternatiflerini bulmak için ciddi emek harcıyordu. Bugün ise durum çok farklı. Artık elimizde “Boykot Dedektifi” gibi güvenilir mobil uygulamalar var. Market rafında bir ürün gördüğünüzde telefonunuzla barkodunu okutuyorsunuz; eğer ürün BOYKOT listesinde ise anında öğreniyor, alternatif önerilerini görebiliyorsunuz. Bu kadar kolayken, “Zamanım yok”, “Hangisi BOYKOT ürünü bilmiyorum” gibi bahaneler geçerli değil. Üstelik birçok ürünün onlarca alternatifi var. Bir markayı bırakınca hayatımızdan bir şey eksilmiyor, sadece duruşumuz güçleniyor.  BOYKOTun Psikolojik Etkisi  BOYKOT, sadece ekonomik değil, psikolojik bir mesajdır. Dünyanın dört bir yanında insanlar aynı anda bir tavır sergilediğinde, bu, mazlumlara moral olur, zalimlere de açık bir uyarıdır: “Sizi görüyoruz, unutmuyoruz, affetmiyoruz.” İsrail ve destekçisi şirketler, bu tarz boykot kampanyalarının büyümesinden korkar. Çünkü bu, onların sadece cüzdanlarını değil, itibarlarını da zedeler.  Sorumluluk ve Hesap Günü  Bir gün, mahşer günü geldiğinde Allah bize, “Gazze’de ölen mazlumlar için ne yaptın?” diye sorduğunda, ne cevap vereceğiz? “Elimden çok şey gelmiyordu ama BOYKOT ettim, zulmü desteklemedim” diyebilmek, vicdanımıza bir nebze su serpecektir. Ama hiçbir şey yapmadıysak, bu sessizlik, bu eylemsizlik, zalimin suçuna ortaklık değil midir? Her eylem, her duruş, her hayır, ahirette lehimize bir şahit olacaktır. BOYKOT da bunlardan biridir.  Ne Yapabiliriz?  BOYKOT listelerini öğrenin: Güvenilir kaynaklardan, özellikle güncel olarak hazırlanan listeleri takip edin. Alternatifleri tercih edin: Yerli üreticileri, mazluma destek olan markaları seçin. Çevrenize anlatın: BOYKOTun önemini bilmeyen veya küçümseyen insanlarla konuşun, somut örnekler verin. Sosyal medyada paylaşın: Uygulamalar, listeler, alternatif ürünler hakkında bilgilendirici paylaşımlar yapın. Unutmayalım, BOYKOT bir alışkanlıktır. Zamanla, otomatikleşen bir refleks haline gelir. BOYKOT, basit bir tüketici tercihi değil, ahlaki bir duruştur. Herkesin yapabileceği, maliyetsiz ama etkili bir eylemdir. Milyonlar birleştiğinde, ekonomik zincirler kırılır, zulüm mekanizmaları tökezler. Gandhi’nin dediği gibi: “Önce sizi görmezden gelirler, sonra size gülerler, sonra sizinle savaşırlar ve sonunda siz kazanırsınız.” BOYKOT, bu uzun yolun ilk adımıdır. O adımı atmak bize düşer. BOYKOT, basit bir “almamak” değil; “ben kimim, neyin yanında duruyorum” sorusuna verilen berrak bir cevaptır. Gandhi’nin uzun yürüyüşü bir adımla başladı; Bediüzzaman’ın çağrısı bir kıyafet tercihiyle şekillendi; bugün bizim adımımız, market sepetimizdeki bir ürünü geri bırakmak olabilir. Milyonların küçük adımları birleştiğinde, zalimin yüksek duvarları ilk önce çatlar, sonra çöker. Şimdi, dönüşü başlatmak için tek bir tercih yeter: BOYKOT edilecek ürünü bırak; alternatifini al.
Uzm.Dr.Tahsin Özenmiş yazdı: BOYKOT: Sessiz Ama Etkili Bir Duruş – Küçük Tercihlerin Büyük Gücü

Gözlerimizin önünde bir halk yok ediliyor, bizse çoğu zaman sadece izliyoruz. Oysa elimizde silah olmasa da  ondan daha sessiz, daha derinden etkili bir güç var: tercihimiz. Her alışverişimiz ya zalimin kasasına para bırakır ya da mazlumun yanında yer alır. İşte BOYKOT, bu tercihi bilinçle yapmanın adıdır.

Gazze’deki soykırım iki yılı aşkın süredir devam ediyor. Her gün onlarca çocuk, kadın, yaşlı; evinden, okulundan, hastanesinden koparılıyor. Bombalar yağarken dünya, koca koca devletler, “insan hakları”nın hamisi olduğunu iddia eden uluslararası kuruluşlar sessiz. Sözde kınamalar, göstermelik açıklamalar havada uçuşuyor; ama fiili olarak kimse siyonist İsrail’i durdurmuyor.


 Peki biz, tek bir fert olarak ne yapabiliriz?

 Tankımız, topumuz yok. Siyasi karar mekanizmalarının başında değiliz. Ama elimizde, küçümsenmeyecek bir güç var: BOYKOT...


 BOYKOT Neden Önemli? 

BOYKOT, bireysel olarak uygulayabileceğimiz en kolay, en barışçıl ama bir o kadar da etkili eylemdir. Satın aldığımız her ürün, aslında bir oylamadır. Paramızla desteklediğimiz şirketlerin politikaları, üretim zincirleri, yatırımları vardır. Eğer bir şirket doğrudan veya dolaylı olarak siyonist İsrail’e maddi katkı sağlıyorsa, biz o ürünü aldığımızda, farkında olmasak da bu zulüm makinesine yakıt taşıyoruz.

BOYKOT, “Ben bu zalimin sofrasına oturmuyorum” demektir. Sessiz ama net bir duruştur. Hele ki dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insan bu bilinçle hareket ederse, ortaya dev bir ekonomik baskı çıkar. Zalim Siyonist İsrail' e karşı en güçlü silahlar dan birisi olur. ekonomik güçleri sarsıldığında, politikaları da değişir.


 “Bediüzzaman’ın sözünün anlamı” 

Bediüzzaman Said Nursî’nin “Siz, Avusturya’ya güya BOYKOT yapıyorsunuz hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. Ben ise bütün Avrupa’ya BOYKOT yapıyorum, onun için yalnız memleketimin maddî ve manevî mamulatını giyiyorum.” sözü, BOYKOTun ne kadar tutarlılık gerektiren bir duruş olduğunu gözler önüne seriyor.

Bu ifadeler, BOYKOTun “kampanya”dan öte bir kimlik meselesi olduğunu hatırlatıyor. Sadece bir liste ezberlemek değil; tüketimimizin ruhunu değiştirmek, tercihlerimizi inancımızla ve vicdanımızla hizalamak… 

Bu söz, sadece bir tüketim eleştirisi değil; ahlaki bütünlük çağrısıdır. Bediüzzaman, “kısmi BOYKOT”un aslında samimiyeti zedeleyen bir çelişki olduğunu vurguluyor. Bir yandan zalime karşı olduğunu söylemek, öte yandan onun ürünlerini kullanmaya devam etmek, bir davanın ruhunu boşaltır. Çünkü gerçek duruş, yalnızca sözle değil; hayatın her tercihiyle ortaya konur.

Ayrıca bu ifadede, bağımsızlık bilinci öne çıkar. Yalnızca maddi ürünleri değil, kültürel değerleri de kendi kaynaklarından beslemek gerektiğini hatırlatır. Yani “memleketimin maddî ve manevî mamulatı” derken, hem ekonomik hem de kültürel bağımsızlığı kasteder. Ona göre, özgür bir duruş; başkasına muhtaç olmamaktan, kendi değerleriyle yetinmekten ve onları güçlendirmekten geçer.

Bu söz, bugünün dünyasında da güçlü bir ayna işlevi görüyor. BOYKOTun etkili olması için, yalnızca kampanya dönemlerinde değil, hayatın her alanında tutarlı bir tüketim bilinci geliştirmek gerekiyor. Bu, hem zulme maddi destek vermemek hem de kendi üreticimizi, kültürümüzü ve değerlerimizi güçlendirmek anlamına geliyor.


“BOYKOT Etsek Ne Olur Ki?” Diyenlere 

Ne yazık ki çevremizde, “Ben tek başıma ne değiştirebilirim ki?” diyen çok insan var. Oysa bu düşünce, zalimlerin en büyük dayanağıdır. Herkes aynı umursamazlıkla hareket ederse, hiçbir şey değişmez.


 Tarihten bir örnek: Mahatma Gandhi. 

20.yüzyılın başında İngiltere’nin sömürgesi altındaki Hindistan’da, halk İngiliz mallarına bağımlı hale getirilmişti. Gandhi, halkına İngiliz kumaşlarını BOYKOT etmeyi, kendi tezgâhlarında ip eğirip kendi kıyafetlerini dikmeyi öğretti. Bu sadece ekonomik bir hamle değildi; bir kimlik, bir direniş sembolüydü. Yıllar süren bu direniş, İngiliz ekonomisine ciddi darbe vurdu ve Hindistan’ın bağımsızlık sürecini hızlandırdı.

Gandhi, tek bir insan olarak başlamıştı ama milyonlar onunla aynı çizgide durdu. İşte BOYKOT, bu yüzden kıymetlidir. Küçük gibi görünen bireysel tercihler, birleşince devasa bir etkiye dönüşür.


 Bugünün BOYKOTu Daha Kolay 

Gandhi’nin döneminde insanlar, BOYKOT edecekleri ürünleri tek tek öğrenmek, alternatiflerini bulmak için ciddi emek harcıyordu. Bugün ise durum çok farklı. Artık elimizde “Boykot Dedektifi” gibi güvenilir mobil uygulamalar var. Market rafında bir ürün gördüğünüzde telefonunuzla barkodunu okutuyorsunuz; eğer ürün BOYKOT listesinde ise anında öğreniyor, alternatif önerilerini görebiliyorsunuz.

Bu kadar kolayken, “Zamanım yok”, “Hangisi BOYKOT ürünü bilmiyorum” gibi bahaneler geçerli değil. Üstelik birçok ürünün onlarca alternatifi var. Bir markayı bırakınca hayatımızdan bir şey eksilmiyor, sadece duruşumuz güçleniyor.


 BOYKOTun Psikolojik Etkisi 

BOYKOT, sadece ekonomik değil, psikolojik bir mesajdır. Dünyanın dört bir yanında insanlar aynı anda bir tavır sergilediğinde, bu, mazlumlara moral olur, zalimlere de açık bir uyarıdır: “Sizi görüyoruz, unutmuyoruz, affetmiyoruz.”

İsrail ve destekçisi şirketler, bu tarz boykot kampanyalarının büyümesinden korkar. Çünkü bu, onların sadece cüzdanlarını değil, itibarlarını da zedeler.


 Sorumluluk ve Hesap Günü 

Bir gün, mahşer günü geldiğinde Allah bize, “Gazze’de ölen mazlumlar için ne yaptın?” diye sorduğunda, ne cevap vereceğiz? “Elimden çok şey gelmiyordu ama BOYKOT ettim, zulmü desteklemedim” diyebilmek, vicdanımıza bir nebze su serpecektir. Ama hiçbir şey yapmadıysak, bu sessizlik, bu eylemsizlik, zalimin suçuna ortaklık değil midir?

Her eylem, her duruş, her hayır, ahirette lehimize bir şahit olacaktır. BOYKOT da bunlardan biridir.


 Ne Yapabiliriz? 

BOYKOT listelerini öğrenin: Güvenilir kaynaklardan, özellikle güncel olarak hazırlanan listeleri takip edin.

Alternatifleri tercih edin: Yerli üreticileri, mazluma destek olan markaları seçin.

Çevrenize anlatın: BOYKOTun önemini bilmeyen veya küçümseyen insanlarla konuşun, somut örnekler verin.

Sosyal medyada paylaşın: Uygulamalar, listeler, alternatif ürünler hakkında bilgilendirici paylaşımlar yapın.

Unutmayalım, BOYKOT bir alışkanlıktır. Zamanla, otomatikleşen bir refleks haline gelir.

BOYKOT, basit bir tüketici tercihi değil, ahlaki bir duruştur. Herkesin yapabileceği, maliyetsiz ama etkili bir eylemdir. Milyonlar birleştiğinde, ekonomik zincirler kırılır, zulüm mekanizmaları tökezler.

Gandhi’nin dediği gibi: “Önce sizi görmezden gelirler, sonra size gülerler, sonra sizinle savaşırlar ve sonunda siz kazanırsınız.” BOYKOT, bu uzun yolun ilk adımıdır.

O adımı atmak bize düşer.

BOYKOT, basit bir “almamak” değil; “ben kimim, neyin yanında duruyorum” sorusuna verilen berrak bir cevaptır. Gandhi’nin uzun yürüyüşü bir adımla başladı; Bediüzzaman’ın çağrısı bir kıyafet tercihiyle şekillendi; bugün bizim adımımız, market sepetimizdeki bir ürünü geri bırakmak olabilir. Milyonların küçük adımları birleştiğinde, zalimin yüksek duvarları ilk önce çatlar, sonra çöker.

Şimdi, dönüşü başlatmak için tek bir tercih yeter: BOYKOT edilecek ürünü bırak; alternatifini al.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve radikalgazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.