Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Uzm. Aile Danışmanı Belkıs Akay
Köşe Yazarı
Uzm. Aile Danışmanı Belkıs Akay
 

“Öfke Bir Mesajdır! Öfkenin Dilini Anlamalıyız”

Belkıs Akay | Uzm. Aile Danışmanı Günlük hayatın koşuşturmasında öfke, artık adeta cebimizde taşıdığımız bir eşya gibi yanımızda geziyor. Trafikte, iş yerinde, evde ya da sosyal ortamlarda yıkıcı ve sarsıcı etkisiyle yer alıyor. Modern hayatın getirdiği yüklerin hepimizin üzerinde ufak ufak oluşturduğu stres, öfkeyle çoğunlukla yönünü şaşıp hiç tanımadığımız insanlardan çıkabiliyor. Bazen en sevdiklerimizi de kırıp geçiriyor. Öfkemizi kontrol edebilmemiz için öncelikle öfkenin ne demek olduğunu bilmemiz gerekir. Öfke aslında, bir tehdit ya da tehlike altında olduğumuz durumlarda bizi koruyan bir savunma mekanizmasıdır. Bedenimiz alarm verir; tıpkı fiziksel bir ağrının bize "Bir şeyler yolunda gitmiyor" demesi gibi, öfke de duygusal alanda bir şeylerin ters gittiğini haber verir.   Öfkenin ardında çoğu zaman fark etmediğimiz başka mesajlar gizlidir. Haksızlığa uğramak, yok sayılmak, değersiz hissetmek ve anlaşılmamak gibi bu mesajları okumayı öğrenmek, öfkeyi yönetmenin ilk adımıdır. Önemli olan, öfkeyi ortadan kaldırmak veya bastırmak değil, öfkenin bizi koruyan bir duygu olduğunun farkına vararak ardındaki bize verdiği mesajı görebilmektir. Hedefimiz; yaşadığımız öfkenin sıklığı ve şiddetini azaltabilmek ve normal ruh haline hızlıca dönebilmek, kendimizi daha hızlı toparlayabilmek olmalıdır. Peki bunu nasıl yapacağız? Öncelikle öfkelendiğimiz o anda zihnimizden geçen düşüncelerin neler olup bittiğini fark etmeliyiz. Çünkü duygularımızı belirleyen yaşadığımız olaylar değil, o olaylara yüklediğimiz anlamlardır. Öfkelendiğimiz olay, farklı bir yorumla bambaşka bir duyguya dönüşebilir. Duyguyu belirleyen olay değil, olayla ilgili yaptığımız yorumlamalarımız ve nasıl algıladığımızdır. Öfke anında kendimize şu soruları sormamız gerekir; “Beni gerçekten öfkelendiren ne?” “Acaba bu olayda tetiklenen başka bir duygum var mı?” Öfkemizi yönetebilmemiz için hassas noktalarımızı bilmemiz gerekir. Mesela en çok öfkelendiğimiz konular neler? Genellikle hangi durumlarda gergin ve öfkeli oluyorum? Bazılarımız uykusuzken, bazılarımız kıyaslandığında, görülmediğinde ya da haksızlığa uğradığında daha hassas olur. Öfkemizi anlamak için önce kendimizi tanımamız, bizi tetikleyen hassas taraflarımızı ve duygularımızı bilmemiz gerekir. Öfke anında olayı ve karşımızdakini yargılamayı bir tarafa bırakıp düşüncelerimizin ne olduğunun farkına varmalı ve kısa bir mola vermeliyiz. Daha sonrasında mahcup olmamak için durumu iyi anlamalı, sorgulamalı ve en önemlisi kişisel algılamamalıyız. “Belki bu kişi beni bilerek öfkelendirmek istemedi. Belki de kendi içinde bir şeylerin savaşını veriyor ve bu bir imdat çığlığı olabilir. Ya da farkında olmadan ben onu incitmiş olabilir miyim? ” Bu bakış açısı, hem empati kurmayı hem de çözüm yolunu bulmayı kolaylaştırır. Empati kurabilmek öfkenin şiddetini frenleyerek sorunu çözmek adına bize güzel bir yol gösterir. Mesela size bağırmış birine “Sen bana nasıl bağırırsın?” demek, sadece yangına körükle gitmektir. Öfkeyle hareket eden birini o anda ikna etmeye çalışmak, çoğu zaman daha fazla pişmanlık getirir. Böyle anlarda, “Haklısın, özür dilerim, farkında değildim ” gibi ben dili ile kurulan cümleler karşı tarafın sakinleşmesini sağlar. Sakin bir ruh halinde sorunu konuşmak yüz güldürücü sonuçlar oluşturur. Önemli olan o anda yaşanan olayı hemen kişisel algılamamızdır. Çünkü her şey her zaman sizinle ilgili değildir. Hoşgörü ve şefkati hem bireysel hem de toplum olarak yeniden ön plana almalıyız. Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz. Görevimiz “Şiddete sıfır tolerans” ilkesiyle acıları, sıkıntıları, üzüntüleri azaltmayı bir sorumluluk olarak üstlenmek olmalı. Bazen öfkemiz o kadar büyür ki ne tetikleyeni bulabiliriz ne de bastırabiliriz. Eğer öfkeniz artık sizi ya da sevdiklerinizi incitiyorsa, kontrol edilemeyen, zarar verici öfkeniz için mutlaka uzman desteği alınmalıdır. Gerçek şu ki; kontrol edemediğimiz öfke, sadece karşımızdakini değil, bizi de yaralar. Bir uzmandan yardım almak, zayıflık değil; kendine ve çevrene duyulan saygının en güçlü ifadesidir.
Ekleme Tarihi: 15 July 2025 - Tuesday

“Öfke Bir Mesajdır! Öfkenin Dilini Anlamalıyız”

Belkıs Akay | Uzm. Aile Danışmanı

Günlük hayatın koşuşturmasında öfke, artık adeta cebimizde taşıdığımız bir eşya gibi yanımızda geziyor. Trafikte, iş yerinde, evde ya da sosyal ortamlarda yıkıcı ve sarsıcı etkisiyle yer alıyor. Modern hayatın getirdiği yüklerin hepimizin üzerinde ufak ufak oluşturduğu stres, öfkeyle çoğunlukla yönünü şaşıp hiç tanımadığımız insanlardan çıkabiliyor. Bazen en sevdiklerimizi de kırıp geçiriyor.

Öfkemizi kontrol edebilmemiz için öncelikle öfkenin ne demek olduğunu bilmemiz gerekir. Öfke aslında, bir tehdit ya da tehlike altında olduğumuz durumlarda bizi koruyan bir savunma mekanizmasıdır. Bedenimiz alarm verir; tıpkı fiziksel bir ağrının bize "Bir şeyler yolunda gitmiyor" demesi gibi, öfke de duygusal alanda bir şeylerin ters gittiğini haber verir.
 
Öfkenin ardında çoğu zaman fark etmediğimiz başka mesajlar gizlidir. Haksızlığa uğramak, yok sayılmak, değersiz hissetmek ve anlaşılmamak gibi bu mesajları okumayı öğrenmek, öfkeyi yönetmenin ilk adımıdır. Önemli olan, öfkeyi ortadan kaldırmak veya bastırmak değil, öfkenin bizi koruyan bir duygu olduğunun farkına vararak ardındaki bize verdiği mesajı görebilmektir. Hedefimiz; yaşadığımız öfkenin sıklığı ve şiddetini azaltabilmek ve normal ruh haline hızlıca dönebilmek, kendimizi daha hızlı toparlayabilmek olmalıdır.

Peki bunu nasıl yapacağız?

Öncelikle öfkelendiğimiz o anda zihnimizden geçen düşüncelerin neler olup bittiğini fark etmeliyiz. Çünkü duygularımızı belirleyen yaşadığımız olaylar değil, o olaylara yüklediğimiz anlamlardır. Öfkelendiğimiz olay, farklı bir yorumla bambaşka bir duyguya dönüşebilir. Duyguyu belirleyen olay değil, olayla ilgili yaptığımız yorumlamalarımız ve nasıl algıladığımızdır.

Öfke anında kendimize şu soruları sormamız gerekir;

“Beni gerçekten öfkelendiren ne?”
“Acaba bu olayda tetiklenen başka bir duygum var mı?”

Öfkemizi yönetebilmemiz için hassas noktalarımızı bilmemiz gerekir. Mesela en çok öfkelendiğimiz konular neler? Genellikle hangi durumlarda gergin ve öfkeli oluyorum?

Bazılarımız uykusuzken, bazılarımız kıyaslandığında, görülmediğinde ya da haksızlığa uğradığında daha hassas olur. Öfkemizi anlamak için önce kendimizi tanımamız, bizi tetikleyen hassas taraflarımızı ve duygularımızı bilmemiz gerekir.

Öfke anında olayı ve karşımızdakini yargılamayı bir tarafa bırakıp düşüncelerimizin ne olduğunun farkına varmalı ve kısa bir mola vermeliyiz. Daha sonrasında mahcup olmamak için durumu iyi anlamalı, sorgulamalı ve en önemlisi kişisel algılamamalıyız.

“Belki bu kişi beni bilerek öfkelendirmek istemedi. Belki de kendi içinde bir şeylerin savaşını veriyor ve bu bir imdat çığlığı olabilir. Ya da farkında olmadan ben onu incitmiş olabilir miyim? ”

Bu bakış açısı, hem empati kurmayı hem de çözüm yolunu bulmayı kolaylaştırır. Empati kurabilmek öfkenin şiddetini frenleyerek sorunu çözmek adına bize güzel bir yol gösterir. Mesela size bağırmış birine “Sen bana nasıl bağırırsın?” demek, sadece yangına körükle gitmektir. Öfkeyle hareket eden birini o anda ikna etmeye çalışmak, çoğu zaman daha fazla pişmanlık getirir. Böyle anlarda, “Haklısın, özür dilerim, farkında değildim ” gibi ben dili ile kurulan cümleler karşı tarafın sakinleşmesini sağlar. Sakin bir ruh halinde sorunu konuşmak yüz güldürücü sonuçlar oluşturur. Önemli olan o anda yaşanan olayı hemen kişisel algılamamızdır. Çünkü her şey her zaman sizinle ilgili değildir.

Hoşgörü ve şefkati hem bireysel hem de toplum olarak yeniden ön plana almalıyız. Hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz. Görevimiz “Şiddete sıfır tolerans” ilkesiyle acıları, sıkıntıları, üzüntüleri azaltmayı bir sorumluluk olarak üstlenmek olmalı.

Bazen öfkemiz o kadar büyür ki ne tetikleyeni bulabiliriz ne de bastırabiliriz. Eğer öfkeniz artık sizi ya da sevdiklerinizi incitiyorsa, kontrol edilemeyen, zarar verici öfkeniz için mutlaka uzman desteği alınmalıdır. Gerçek şu ki; kontrol edemediğimiz öfke, sadece karşımızdakini değil, bizi de yaralar.
Bir uzmandan yardım almak, zayıflık değil; kendine ve çevrene duyulan saygının en güçlü ifadesidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve radikalgazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.