Uzm. Aile Danışmanı Belkıs Akay
Köşe Yazarı
Uzm. Aile Danışmanı Belkıs Akay
 

Yangın da Bir Afettir! Yangının Görünmeyen Yükleri

Haziran ayından bu yana Türkiye'nin dört bir yanını saran yangınlar, ne yazık ki sadece doğayı değil, içimizi de yakıyor. İzmir, Hatay, Mersin, Bilecik-osmaneli, Muğla, Sakarya, Eskişehir, Afyonkarahisar, Antalya, Edirne, Karabük, Bursa, Ankara gibi şehirlerimizde binlerce dönüm ormanlarımız, binlerce dönüm yeşil alan, yüzlerce hayvan, onlarca ev sessizce küle döndü. Köyler boşaltıldı, insanlar evlerinden tahliye edildi. Yangın, insanların ve toplumun psikolojisini, güvenini, düzenini yerle bir etti. Bu listeye yorgun düşmüş insanların umutlarını da ekleyebiliriz. Ekonomik Yıkım da Bir Travmadır Yangın artık “basit bir doğa olayı” olmaktan çıktı. İhmallerin, tedbirsizliğin, iklim krizinin, insan açgözlülüğünün ve bazen sabotajın sonucu olan bir insanlık felaketi ve bu felaketin en ağır yükünü ne yazık ki yine doğa, hayvanlar ve çaresiz insanlar taşıyor. Ülkemiz adeta iç savaş yaşıyor gibi düşman yok ama cephe var. Alevler hem doğaya hem insana saldırıyor. Biz bu savaşta yalnızca devletin değil, milletin de direndiğini görüyoruz. 132 bin gönüllü, ormanları yaşatmak için gece gündüz demeden çalışıyor. 105 helikopter, 27 uçak, 14 İHA, 6 bine yakın kara aracı ve 25 bin uzman personel 7/24 teyakkuzda. Bu sayıların her biri, yangınla verilen savaşın ne kadar gerçek, ne kadar yakıcı olduğunu gösteriyor. Tüm bu mücadele, her yangında ülkenin milyarlarca liralık kayba uğradığı gerçeğiyle birleştiğinde, bizi daha da üzüyor. Yangın, sadece bir doğal afet değil; ülkenin ekonomik direncini, sosyal dengesini ve psikolojik gücünü zorlayan bir travmaya dönüştü. İşin acı tarafı bu felaketlere alışır hale geldik. Genellikle doğal afet denince aklımıza deprem gelir. Ancak son günlerde yaşadığımız orman yangınları da en az deprem kadar yıkıcı büyük etkiler bırakan bir afet olduğunun farkına varmalıyız. Bir evin yıkılmasıyla, bir evin yanması arasında aslında fark yoktur. Yangına maruz kalan aileler evlerinin, geçim kaynaklarının, emeklerinin, çabalarının, anılarının ve hayallerinin yok olduğunu gördüler. Güvenli bildikleri evlerini, yıllarca emek verdikleri bahçelerini, topraklarını terk etmek zorunda kaldılar. Bu yangın, orada bizzat bu afete maruz kalanlarda kolay kolay geçmeyecek bir yara bir iz bıraktı. Yangın da, tıpkı bir deprem gibi, önce insanın en temel duygusu olan “Güvende olma hissini” ni yıkar. Depremde de olduğu gibi, insanlar önce şok yaşar sonra kayıplarının yasını tutarlar. Ardından gelecek kaygısıyla “Şimdi ne olacak?” endişesiyle baş etmeye çalışırlar. Çoğu zaman suçluluk duygusu ön plana çıkar. “Keşke daha dikkatli olsaydık, önlem alsaydık” gibi geri dönüşü olmayan ve geriye dönük hiçbir şeyi değiştirmeyecek cümleler içlerini kemirmeye başlar. Bu yüzden yangını sadece söndürmek yetmez, doğayı ve insanları da iyileştirmek için; psikolojik destekler, sosyal yardımlar, tarım ve hayvancılıkla geçinen halkı ayağa kaldırılmak, eğitimle farkındalık kazandırmak ve en önemlisi yangınla mücadelede kalıcı, bilim temelli önlemler almak şart. Uzaktan Yangını izlemek de bir travmadır. Yangın bölgesinde olmayanlar için de görüntüler hafızalara kazındı. Yangını ekran başında uzaktan izleyen insanlar da etkileniyor. Saatlerce televizyonda ya da sosyal medyada paylaşılan görüntülere bakmak, haberleri takip etmek; kişide kaygı, huzursuzluk, çaresizlik duygularını tetikliyor. Özellikle çocuklar ve geçmişte travma yaşamış bireyler için bu görüntüler tetikleyici olabiliyor. Şehitlerimiz Var! Yangını söndürmek için mücadele ederken hayatını kaybeden orman işçileri ve kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Onlar yalnızca ateşle değil, ihmalin, sorumsuzluğun, umursamazlığın cehennemiyle savaştılar. Geride kalan ailelerinin acısını ne söz hafifletir, ne zaman unutturur. Onların mücadelesi asla unutulmayacak. Bu ülke, onlara sonsuza kadar minnettar kalacaktır. Afetler, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız üzerinde derin izler bırakabilir. Bu zorlu süreçte ruh halimizi iyileştirmek ve toparlanmak için atabileceğimiz adımlar, genellikle psikolojik ilk yardım prensipleriyle başlar. Duygularınızı İfade Edin Afet sonrası hissedilen üzüntü, korku, öfke ve çaresizlik gibi duyguları bastırmak, uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilir. "Güçlü olmalısın" baskısıyla sessiz kalmak veya susturulmak, travmanın derinleşmesine neden olabilir. Duygularınızı açıkça ifade etmek, ağlamak, konuşmak veya yazmak gibi yöntemlerle onları dışa vurmak iyileşmenin önemli bir parçasıdır. Bu, hem kendinizle hem de çevrenizdekilerle daha sağlıklı bir iletişim kurmanızı sağlar. Çocuklarla Doğru İletişim Kurun Çocuklar, yetişkinler kadar olmasa da yaşananları derinden hissederler. Onlara "duymaz, anlamaz" gibi düşüncelerle gerçeği saklamak yerine, yaşlarına uygun ve dürüst açıklamalar yapmak önemlidir. Basit ve anlaşılır bir dil kullanarak olayları anlatın, onların sorularını sabırla yanıtlayın ve güvende olduklarını hissettirin. Çocukların duygularını ifade etmelerine izin verin ve onlara destekleyici bir ortam sağlayın.   Günlük Rutinler Oluşturun Afet sonrası dönemde belirsizlik ve kaos ortamı hakim olabilir. Bu durumda, küçük bile olsa aile içinde rutinler oluşturmak, yeniden güven duygusu inşa etmeye yardımcı olur. Yemek saatleri, uyku düzeni veya basit günlük aktiviteler gibi alışkanlıklar, hem size hem de ailenize bir nevi normalleşme hissi verir. Bu rutinler, kontrol hissini yeniden kazanmanıza ve geleceğe dair bir yapı oluşturmanıza yardımcı olabilir. Sosyal Bağlarınızı Güçlendirin İnsan sosyal bir varlıktır ve zor zamanlarda diğerleriyle bağlantı kurmak iyileştiricidir. Komşularla, akrabalarla veya diğer afetzedelerle bağ kurmak, sohbet etmek, birlikte vakit geçirmek ve yas tutmak, yalnız olmadığınızı anlamanıza yardımcı olur. Ortak deneyimler paylaşmak, empati kurmak ve karşılıklı destek sağlamak, psikolojik dayanıklılığınızı artırır. Psikolojik Destek Almaktan Çekinmeyin Ruh sağlığı, fiziksel sağlık kadar önemlidir ve afet sonrası dönemde profesyonel destek almak, bu sürecin üstesinden gelmenize büyük katkı sağlayabilir. Eğer duygusal zorluklar yaşıyorsanız, günlük işlerinizi yerine getirmekte güçlük çekiyorsanız veya uzun süreli üzüntü, kaygı hissediyorsanız, psikolog, psikiyatrist veya danışman gibi bir uzmandan yardım almaktan çekinmeyin. Unutmayın ki destek aramak bir zayıflık değil, aksine güçlü bir adımdır. Afet sonrası iyileşme süreci kişiden kişiye değişir ve zaman alabilir. Bu süreçte kendinize karşı nazik olmak ve sabırlı olmak çok önemlidir.
Ekleme Tarihi: 02 Ağustos 2025 -Cumartesi

Yangın da Bir Afettir! Yangının Görünmeyen Yükleri

Haziran ayından bu yana Türkiye'nin dört bir yanını saran yangınlar, ne yazık ki sadece doğayı değil, içimizi de yakıyor. İzmir, Hatay, Mersin, Bilecik-osmaneli, Muğla, Sakarya, Eskişehir, Afyonkarahisar, Antalya, Edirne, Karabük, Bursa, Ankara gibi şehirlerimizde binlerce dönüm ormanlarımız, binlerce dönüm yeşil alan, yüzlerce hayvan, onlarca ev sessizce küle döndü. Köyler boşaltıldı, insanlar evlerinden tahliye edildi. Yangın, insanların ve toplumun psikolojisini, güvenini, düzenini yerle bir etti. Bu listeye yorgun düşmüş insanların umutlarını da ekleyebiliriz.

Ekonomik Yıkım da Bir Travmadır

Yangın artık “basit bir doğa olayı” olmaktan çıktı. İhmallerin, tedbirsizliğin, iklim krizinin, insan açgözlülüğünün ve bazen sabotajın sonucu olan bir insanlık felaketi ve bu felaketin en ağır yükünü ne yazık ki yine doğa, hayvanlar ve çaresiz insanlar taşıyor. Ülkemiz adeta iç

savaş yaşıyor gibi düşman yok ama cephe var. Alevler hem doğaya hem insana saldırıyor. Biz bu savaşta yalnızca devletin değil, milletin de direndiğini görüyoruz. 132 bin gönüllü,

ormanları yaşatmak için gece gündüz demeden çalışıyor. 105 helikopter, 27 uçak, 14 İHA, 6 bine yakın kara aracı ve 25 bin uzman personel 7/24 teyakkuzda. Bu sayıların her biri,

yangınla verilen savaşın ne kadar gerçek, ne kadar yakıcı olduğunu gösteriyor. Tüm bu

mücadele, her yangında ülkenin milyarlarca liralık kayba uğradığı gerçeğiyle birleştiğinde, bizi daha da üzüyor. Yangın, sadece bir doğal afet değil; ülkenin ekonomik direncini, sosyal dengesini ve psikolojik gücünü zorlayan bir travmaya dönüştü. İşin acı tarafı bu felaketlere alışır hale geldik.

Genellikle doğal afet denince aklımıza deprem gelir. Ancak son günlerde yaşadığımız orman yangınları da en az deprem kadar yıkıcı büyük etkiler bırakan bir afet olduğunun farkına

varmalıyız. Bir evin yıkılmasıyla, bir evin yanması arasında aslında fark yoktur. Yangına maruz kalan aileler evlerinin, geçim kaynaklarının, emeklerinin, çabalarının, anılarının ve hayallerinin yok olduğunu gördüler. Güvenli bildikleri evlerini, yıllarca emek verdikleri

bahçelerini, topraklarını terk etmek zorunda kaldılar. Bu yangın, orada bizzat bu afete maruz kalanlarda kolay kolay geçmeyecek bir yara bir iz bıraktı. Yangın da, tıpkı bir deprem gibi, önce insanın en temel duygusu olan “Güvende olma hissini” ni yıkar. Depremde de olduğu gibi, insanlar önce şok yaşar sonra kayıplarının yasını tutarlar. Ardından gelecek kaygısıyla “Şimdi ne olacak?” endişesiyle baş etmeye çalışırlar. Çoğu zaman suçluluk duygusu ön plana çıkar. “Keşke daha dikkatli olsaydık, önlem alsaydık” gibi geri dönüşü olmayan ve geriye dönük hiçbir şeyi değiştirmeyecek cümleler içlerini kemirmeye başlar.

Bu yüzden yangını sadece söndürmek yetmez, doğayı ve insanları da iyileştirmek için;

psikolojik destekler, sosyal yardımlar, tarım ve hayvancılıkla geçinen halkı ayağa kaldırılmak, eğitimle farkındalık kazandırmak ve en önemlisi yangınla mücadelede kalıcı, bilim temelli önlemler almak şart.

Uzaktan Yangını izlemek de bir travmadır.

Yangın bölgesinde olmayanlar için de görüntüler hafızalara kazındı. Yangını ekran başında uzaktan izleyen insanlar da etkileniyor. Saatlerce televizyonda ya da sosyal medyada

paylaşılan görüntülere bakmak, haberleri takip etmek; kişide kaygı, huzursuzluk, çaresizlik duygularını tetikliyor. Özellikle çocuklar ve geçmişte travma yaşamış bireyler için bu görüntüler tetikleyici olabiliyor.

Şehitlerimiz Var!

Yangını söndürmek için mücadele ederken hayatını kaybeden orman işçileri ve kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Onlar yalnızca ateşle değil, ihmalin, sorumsuzluğun, umursamazlığın cehennemiyle savaştılar.

Geride kalan ailelerinin acısını ne söz hafifletir, ne zaman unutturur.

Onların mücadelesi asla unutulmayacak. Bu ülke, onlara sonsuza kadar minnettar kalacaktır.

Afetler, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımız üzerinde derin izler bırakabilir. Bu zorlu süreçte ruh halimizi iyileştirmek ve toparlanmak için atabileceğimiz adımlar, genellikle psikolojik ilk yardım prensipleriyle başlar.

Duygularınızı İfade Edin

Afet sonrası hissedilen üzüntü, korku, öfke ve çaresizlik gibi duyguları bastırmak, uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilir. "Güçlü olmalısın" baskısıyla sessiz kalmak veya susturulmak, travmanın derinleşmesine neden olabilir. Duygularınızı açıkça ifade etmek,

ağlamak, konuşmak veya yazmak gibi yöntemlerle onları dışa vurmak iyileşmenin önemli bir parçasıdır. Bu, hem kendinizle hem de çevrenizdekilerle daha sağlıklı bir iletişim kurmanızı sağlar.

Çocuklarla Doğru İletişim Kurun

Çocuklar, yetişkinler kadar olmasa da yaşananları derinden hissederler. Onlara "duymaz, anlamaz" gibi düşüncelerle gerçeği saklamak yerine, yaşlarına uygun ve dürüst açıklamalar yapmak önemlidir. Basit ve anlaşılır bir dil kullanarak olayları anlatın, onların sorularını

sabırla yanıtlayın ve güvende olduklarını hissettirin. Çocukların duygularını ifade etmelerine izin verin ve onlara destekleyici bir ortam sağlayın.

 

Günlük Rutinler Oluşturun

Afet sonrası dönemde belirsizlik ve kaos ortamı hakim olabilir. Bu durumda, küçük bile olsa aile içinde rutinler oluşturmak, yeniden güven duygusu inşa etmeye yardımcı olur. Yemek

saatleri, uyku düzeni veya basit günlük aktiviteler gibi alışkanlıklar, hem size hem de ailenize bir nevi normalleşme hissi verir. Bu rutinler, kontrol hissini yeniden kazanmanıza ve geleceğe dair bir yapı oluşturmanıza yardımcı olabilir.

Sosyal Bağlarınızı Güçlendirin

İnsan sosyal bir varlıktır ve zor zamanlarda diğerleriyle bağlantı kurmak iyileştiricidir.

Komşularla, akrabalarla veya diğer afetzedelerle bağ kurmak, sohbet etmek, birlikte vakit geçirmek ve yas tutmak, yalnız olmadığınızı anlamanıza yardımcı olur. Ortak deneyimler

paylaşmak, empati kurmak ve karşılıklı destek sağlamak, psikolojik dayanıklılığınızı artırır.

Psikolojik Destek Almaktan Çekinmeyin

Ruh sağlığı, fiziksel sağlık kadar önemlidir ve afet sonrası dönemde profesyonel destek almak, bu sürecin üstesinden gelmenize büyük katkı sağlayabilir. Eğer duygusal zorluklar

yaşıyorsanız, günlük işlerinizi yerine getirmekte güçlük çekiyorsanız veya uzun süreli üzüntü, kaygı hissediyorsanız, psikolog, psikiyatrist veya danışman gibi bir uzmandan yardım

almaktan çekinmeyin. Unutmayın ki destek aramak bir zayıflık değil, aksine güçlü bir adımdır.

Afet sonrası iyileşme süreci kişiden kişiye değişir ve zaman alabilir. Bu süreçte kendinize karşı nazik olmak ve sabırlı olmak çok önemlidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve radikalgazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet Soner
(02.08.2025 14:52 - #170)
Çocukların duygularını ifade etmelerine izin verin ve onlara destekleyici bir ortam sağlayın. Çok güzel mesajlar var elinize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve radikalgazete.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.